- Bu yaz Ege sizi çağırıyor
- Yaşam ritminizi nefesinizle yakalayın
- Çocuklar kendi süper kahramanlarını kendisi tasarlıyor!
- Çocuklar için alternatif teknoloji okulu
- 2016-2017 Sonbahar/Kış Saç Modası
- Ev dekorasyonunda seramik modası
- Kadınların en sevdiği video oyunları
- Evlenmeye engel hastalıklar hangileridir?
- Terör olayları çocukların psikolojisini nasıl etkiliyor?
- Gençleştiren yiyecekler!
Aşka gerçekten hazır mısınız?

Seni ilk gördüğüm anda aşık oldum dedi adam; aradan bir yıl geçmişti ama adamın aklındaydı kadını ilk gördüğünde ne giydiği. “Aşk bu geliyorum demeden geliyor gitmiyor” demişti Candan. Adam şimdi anlıyordu ne doğru söylediğini…
Aşık olduğunuzda hayatınızda çok fazla şey değişir. Gerçekten aşıksanız farklı algılarsınız her şeyi. Kızacağınız şeylere kızamayabilir; hiç fark etmediğiniz gökyüzünün aslında ne kadar da mavi olduğunu fark edersiniz…
Ben aşık mıyım? Diye soran birçok insan görüyorum çevremde. Bunlardan birçoğunun ” şu anda bir aşka hazır değilim” demesi ise ayrı bir ironi…
Aşka nasıl hazır olur insan?
“Aşka hazırlıklı olunur mu?” Derseniz bu bence imkansız bir durum. Doğru kişinin doğru zamanda yanınızda olması ise üzgünüm ama mümkün değil. Bu yazıyı okuyan bazı çiftlerin ya da partnerlerinin doğru insan olduğuna inananların “aaa benim sevgilim doğru insan” dediğini duyar gibiyim; ama benim tecrübelerim yakılan sigaradan hemen sonra gelen otobüs kanunu ile doğru kişinin doğru zamanda yanınızda olmaması kanunu arasında ciddi bir ters korelasyon olduğu yönünde…
Aşka asla hazır olunmaz ve bu üzgünüm ama kesin bir yargıdır. Kabul etseniz de etmeseniz de aşka hazır olamaz insan. Karın ağrısına, içinin acımasına, sürekli onu düşünmekten nefes alamayacak noktaya gelmeye, uyumadan işe gitmeye ve sadece bir kez olsun kokusunu içine çekmeye bir insan nasıl hazır olabilir ki?
“Ben aşık mıyım?” Sorusunu insan kendisine soruyorsa inanın aşık değildir. Aşık olurken bunu düşünmez insan. Hani derler ya ben deliyim diyen deli değildir diye; işte aşık olan kişi de ben aşık mıyım diye sormaz kendine. Beyninizi gün içinde çalıştırmadan omurilik soğanı ile idare ediyor ve kocaman bir duygu kası gibi hareket ediyorsanız, bilin ki siz aşıksınız.
Bir de sırılsıklam aşık olmak gibi bir deyim vardır ki; bu gerçekten de gerçektir. Sırılsıklam aşık olmak için aşkın acı çekme yönüne de şahit olmak gerekiyor. Hani diyor ya Sezen; aşk için ölmeli aşk o zaman aşk diye. İşte acı çekilen mesafeli aşklar bu sınıfa girer ve onu her istediğinde görememek acı verirken tuhaf bir bağlanmayı da beraberinde getirir.
Bir kadının ya da bir erkeğin gözünün içine bakarak sevişmek diye bir şey var bu dünya da. Hiç yaşamadıysanız; inanın hiç aşık olmadınız demektir…
Bir kadını ya da bir adamı sadece sevmek diye de bir şey var bu dünyada. O gittikten sonra saçının telini bulup öpmek ve kendi saçının arasına bırakmak diye bir şey var. O uyurken verdiği nefesi içine çekip kendini şanslı hissetmek diye bir şey var. Ona sarıldığında keşke 8 kolun olsaydı da daha fazla ten teması sağlayabilseydim demek var…
Aşık olmak, sevmek ve onu hayatının tam merkezine oturtmak bir süreç. Bu ilişki durumu da dizilerde izlediğiniz saçmalıklardan ibaret olmayabiliyor. Halen kendinize “ben aşık mıyım” diye soruyorsanız size ağa dizilerinden birini tavsiye ediyorum. Zira sizi onlar kesecek ve en doğru yanlışı bulmanıza faydası olacaktır.
Yazının başında da dediğim gibi; aşk, geliyorum demeden gelir ve gitmez. Nefesiniz kesiliyor ve sürekli onu düşünmekten kendinizi alamıyorsanız lütfen aşkınıza sahip çıkın. Bunu biraz geç bulduysanız da daha fazla özen göstermenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Aşk, sizin şimdiye kadar fark edemediniz yönlerinizi ortaya çıkartır ve inanın sizi daha iyi bir insan yapar. Aşktan korkmayın ve kendinizi ona hazırlamak için çaba sarf etmeyin. Aşk sizi bulacaktır, siz istemeseniz de, aramasanız da…
Bir yazıda da okuduğum gibi içinizdeki size bir şans verin; sizi hayal kırıklığına uğratmayacağını göreceksiniz…
You must be logged in to post a comment Login